باب: ظهور
الفتن.
5. FİTNELERİN ORTAYA ÇIKMASI
حدثنا عياش
بن الوليد:
أخبرنا عبد
الأعلى: حدثنا
معمر، عن
الزُهري، عن
سعيد، عن أبي
هريرة،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
(يتقارب الزمان،
وينقص العلم،
ويلقى
الشُّحُّ،
وتظهر الفتن،
ويكثر الهرج).
قالوا: يا
رسول الله، أيُّما
هو؟ قال:
(القتل القتل).
وقال شعيب، عن
يونس،
والليث، وابن
أخي الزُهري،
عن الزُهري، عن
حميد، عن أبي
هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
[-7061-] Ebu Hureyre'nin nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle haber vermiştir:
"(Kıyametin yaklaşma alametleri şunlardır:) Zamanın
yaklaşması, amelin eksilmesi, kalplere cimrilik yerleştirilmesi, fitnelerin
ortaya çıkması ve herc'in çoğalmas!." Sahabiler
"Ya Resulallah! O herc nedir?" diye sordular. Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Öldürme, öldürme!" buyurdu.
حدثنا عبيد
الله بن موسى،
عن الأعمش، عن
شقيق قال: كنت
مع عبد الله
وأبي موسى
فقالا:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (إن بين
يدي الساعة
لأياماً ينزل
فيها الجهل،
ويرفع فيها العلم،
ويكثر فيها الهرج).
والهرج القتل.
[-7062 - 7063-] Şekik şöyle anlatmıştır: Ben Abdullah b. Mesud
ve Ebu Musa el-Eş' ari ile birlikte bulunduğum bir sırada şöyle dediler: Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Kıyametin önünde öyle birtakım günler vardır ki o günlerde
yeryüzüne cahil/ik iner, ilim kaldırılır, herc çoğalır. Herc, öldürmedir"
buyurdu.
حدثنا عمر بن
حفص: حدثنا
أبي: حدثنا
الأعمش: حدثنا
شقيق قال: جلس
عبد الله وأبو
موسى فتحدثا: فقال
أبو موسى:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (إن بين
يدي الساعة
لأياماً،
يرفع فيها
العلم، وينزل
فيها الجهل،
ويكثر الهرج).
والهرج القتل.
[-7064-] Ebu Musa'nın nakline göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Kıyametin önünde öyle günler vardır ki o günlerde ilim
kaldırılır, yeryüzüne cahil/ik iner ve orada herc çoğalır. Herc,
öldürmedir."
حدثنا قتيبة:
حدثنا جرير،
عن الأعمش، عن
أبي وائل قال:
إني لجالس مع
عبد الله وأبي
موسى رضي الله
عنهما، فقال
أبو موسى:
سمعت النبي
صلى الله عليه
وسلم، مثله،
والهرج بلسان
الحبشة القتل.
[-7065-] Ebu Vail şöyle anlatmıştır: Ben Abdullah b. Mesud
ve Ebu Musa ile birlikte oturuyordum. Ebu Musa "Ben Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem'den bundan önceki hadisin benzerini işittim. Herc, Habeş dilinde
'öldürme' anlamına gelir" dedi.
حدثنا محمد:
حدثنا غندر:
حدثنا شعبة،
عن واصل، عن
أبي وائل، عن
عبد الله،
وأحسبه رفعه،
قال:
(بين يدي
الساعة أيام
الهرج، يزول
فيها العلم
ويظهر فيها
الجهل). قال
أبو موسى:
والهرج: القتل
بلسان الحبشة.
[-7066-] Ebu Vail Abdullah'ın -zannediyorum Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem söyledi diyerek- naklettiği şu habere yer verdi:
"Kıyametin kopmasından önce herc günleri vardır ki o günlerde
ilim zail olur. Cehalet meydana gelir." Ebu Musa "herc" Habeş
dilinde "öldürme" anlamına gelir, dedi.
وقال أبو
عوانة، عن
عاصم، عن أبي
وائل، عن الأشعري
أنه قال لعبد
الله: تعلم
الأيام التي
ذكر النبي صلى
الله عليه
وسلم أيام
الهرج؟ نحوه .وقال
ابن مسعود:
سمعت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يقول: (من
شرار الناس من
تدركهم
الساعة وهم
أحياء).
[-7067-] Ebu Musa el-Eş'arı r.a.'in Abdullah b. Mesud'a
"Sen Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zikretmiş olduğu kıyametten
önceki o herc günlerini biliyorsun" deyip, bundan önceki hadis tarzında
bir rivayette bulunmuştur. İbn Mesud ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
"Kendileri hayatta bulunurken kıyametin koptuğu zamana erişen
kimseler insan/ann en şerlilerindendir" buyururken işittim demiştir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Herc çoğalır." Sahabiler 'Ya Resulallah o herc
nedir?' diye sordular." Hadisteki "eyyüma hüve" tabiri
"eyyü şey'in hüve=nedir o?"anlamına gelir. Anbese b. Halid'in Ebu Davud'dan,
Yunus'tan naklettiği rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e, Ya
Resulallah "........" diye sorulmuş. Resulullah saııaııiihu aleyhi ve
sellem de "Öldürmedir, öldürmedir" buyurmuştur. (Ebu Davud, fiten)
İbn Battal şöyle demiştir: Bu hadiste "zaman yaklaşır"
cümlesinden başka açıklamaya muhtaç bir nokta yoktur. Yüce Allah daha iyi bilir
ya "zamanın yaklaşması" zamanda yaşayan insanların dindarlıklarının
azlığı bakımından birbirlerine yaklaşması demektir. Dindarlık o kadar
azalacaktır ki fıskın galebe çalmasından ve fasıkların ortaya çıkmasından
dolayı insanların arasında iyiliği emreden ve kötülüğü yasaklayan kimse
kalmayacaktır. Bir hadiste "İnsanlar birbirlerinden farklı oldukları
sürece hayır içinde olmaya devam edeceklerdir. Birbirlerine eşit hale
geldiklerinde helak olacaklardır" buyurulmuştur. Bu şu demektir:
İnsanlar sıkıntı esnasında kendilerine sığınılan, görüşlerinden
yarar umulan, duaları ile teberrük edilen, irşadları alınıp, izlerinden gidilen
fazilet ehli, salih ve Allah'tan korkan kimseler bulunduğu sürece hayır içinde
olacaklardır.
Tahavı şöyle der: Bu hadisin manası özellikle ilim öğrenmeyi
terk edip, cehalete rıza göstermek olabilir. Sebebine gelince, insanlar ilimde
birbirlerine eşit olmazlar. Zira ilmin dereceleri birbirinden farklıdır.
Nitekim Yüce Allah "Zira her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi
vardır" buyurmuştur.(Yusuf 76) İnsanlar ancak cahil olduklarında
birbirlerine eşit olurlar. Nebi s.a.v. adeta alimlerin yok olmasıyla ilmin
ortadan kalkması açısından cehaletin hakim olup, çoğalacağını haber
vermektedir. İbn Battal şöyle der:
Bu hadisin ihtiva ettiği kıyamet alametlerinin tümünü ayan beyan
görmüş bulunuyoruz. Gerçekten ilim eksilmiş, cehalet baş göstermiş, kalplere
cimrilik atılmış, fitneler her yanı sarmış ve adam öldürmeler çoğalmıştır. Biz
de şunu ekleyelim:
Öyle anlaşılıyor ki İbn Battal'ın gördüğü mukabili var olmakla
birlikte çokluktur. Hadisten maksat ise Nebi s.a.v.'in saydığı alametlerin
toplumda iyice kök salmasıdır. O derece ki nadir olanları hariç, bunların zıttı
olan iyi şeylerden o toplumda eser kalmaz. "İlmin alınması"
ifadesiyle buna işaret edilmektedir. Zira ilim alınınca ortada sırf cehalet
kalır. İlim ehli bir zümrenin var olması bununla çelişmez. Çünkü onlar o günlerde
cahil tabakanın içerisinde kaybolup gideceklerdir. Bu yaklaşımı İbn Mace'nin
güçlü bir isnadla Huzeyfe'den naklettiği şu hadis teyid etmektedir:
"Kumaşın desenleri yok olduğu gibi İslam silinecektir.
Hatta oruç, namaz, hac ibadeti, sadaka nedir bilinmeyecektir. Bir gecede Kur'an
yeryüzünden alınacak ve orada Kur'an'dan bir ayet bile kalmayacaktır.
"(İbn Mace, Fiten) Fiten bölümünün sonlarında bu konuda daha fazla
açıklama yapacağız. Taberani'nin nakline göre Abdullah b. Mesud şöyle demiştir:
"Kur'an sizin önünüzden çekilip alınacaktır. Bir gece
götürülecektir ve o insanların hafızalarından silinecektir. Yeryüzünde
Kur'an'dan hiçbir eser kalmayacaktır."(Taberani, el-Mu'cemü'l-kebir, iX,
141)
Bu rivayet in senedi sahihtir, fakat bu İbn Mesud'un sözü olarak
mevkuftur. İleride Ahkam bölümünde bu söze açıktan aykırı olan rivayet beyan
edilip, ikisi birbiriyle cem ve telif edilecektir. K.ıyametin diğer alametleri
hakkında da aynı şeyleri söylemek mümkündür.
Bundan sonra İbn Battal, Hattabl' den diğer hadiste zikredilen
"zamanın yaklaşması" tabirinin ne manaya geldiğine dair nakilde
bulunur. Sözünü ettiğimiz hadis, Tirmizi'nin Enes'ten, Ahmed b.Hanbel'in Ebu
Hureyre'den naklettiği şu rivayettir:
"Zaman yaklaşmadıkça. kıyamet kopmaz. Zaman yaklaşınca sene
ay gibi, ay hafta gibi, hafta bir gün gibi, bir gün bir an gibi, bir an
yapraksız hurma dalının yanması gibi olacaktır. "(Tirmizi, Zühd; Ahmed b.
Hanbel, II, 537)
Hattabı şöyle der: "Zamanın yaklaşması"ndan maksat,
hayattan tat almadır. Yüce Allah daha iyi bilir ya Resulallah şunu demek
istiyor:
Mehdi çıktığında ve yeryüzünde güven oluşup, adalet hakim
olduğunda yaşamaktan zevk alınacak ve o süre insanlar tarafından kısa
görülecektir. İnsanlar uzun bile olsa rahatlık ve refah içinde geçen günleri
kısa görürken, sıkıntı günlerini kısa bile olsa uzun görürler.
Nevevı, Kadı lyaz ve başkasına paralelolarak şöyle der: Zamanın
kısalığından maksat bereketin olmamasıdır. Mesela bir günden yararlanma, bir
saatten yararlanma kadar olur. Bilginler şöyle demişlerdir:
Bu yaklaşım daha doğru, daha faydalı ve hadisin kalan kısmıyla
daha uyumludur.
İbn Ebi Cemre şöyle der: "Zamanın yaklaşması"ndan
maksat "Kıyamet, bir yıl, bir ay gibi olmadıkça kopmayacaktır"
hadisine uygun olarak zamanın kısalığı olabilir. Buna göre kısalık, manevi
olabileceği gibi, maddi de olabilir. Manevi kısalık, henüz zuhur etmemiştir.
Her halde bu kıyametin kopmasından hemen önce görülecek alametlerden olsa
gerektir. Manevi kısalığa gelince, bunun zuhur ettiği andan itibaren bir süresi
vardır. Bunu din alimleri bilirler. Dünyevi sebeplerden anlayan kıvrak zekalı
insanlara gelince, onlar kendilerini yararlar. Ancak din alimlerinin bundan
önce yaptıklarını yapmayı başaramazlar. Bundan şikayet ederler ve sakatlığın
nerede olduğunu bilmezler. Herhalde bunun sebebi birçok açıdan dine muhalif
şeylerin ortaya çıkması dolayısıyla imanda meydana gelen zaaftır. Bunun en
ağırı yiyecek, içecek maddelerindedir. Bu maddelerin içinde sırf haram olan
olduğu gibi, -açıkça görüldüğü üzere- şüpheli olanlar vardır. Hatta birçok
kimse bu konuda herhangi bir bilgiye sahip değildir. Eline ne miktarda bir şey
geçirirse ona hücum eder ve haramlığına hiç aldırmaz. Gerçek şu ki zamanda,
rızıkta ve bitkide bereket, ancak iman kuweti, emirlere uyma ve yasaklardan
kaçınma ile meydana gelir. Bunun delili Yüce Allah'ın "O ülkelerin halkı,
inansalar ve (günahtan) sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden
nice bereket kapıları açardık fakat yalanladılar. Biz de ettikleri yüzünden
onları yakalaYlVerdik"(Araf 96) ayetidir. İbn Battal'ın hadisin kalan
kısmının açıklamaya ihtiyacı olmadığına dair ifadesi bizce isabetli değildir.
Bilginler ayrıca "ilmin eksilmesi" ifadesinin ne anlama geldiği
noktasında da ihtilaf etmişlerdir. Bazıları "ilmin eksilmesi"nden maksat,
mesela okuduklarını unutan her alimdir derken, başka bazıları bundan maksat,
alimlerin ölmesidir demişlerdir. Bunlara göre bir beldede her alim öldükçe,
yerine başka biri geçmediği sürece orada ilim azalır. "Amelin eksik
olması" fert fert herkes için sözkonusu olabilir. Zira alim birtakım
problemler ve tersliklerle karşılaştığında zikirlerini ve ibadetini yerine
getirme fırsatı bulamaz. ''Amelin eksilmesi" ile emanetlerde ve yapılan
işlerde hıyanetin baş göstermesi de kastedilebilir.
İbn Ebi Cemre şöyle demiştir: "Kaıplere cimrilik
yerleştirilmesi" farklı insanların kalplerine onun yerleştirilmesi
anlamına gelir. Hatta alim ilmiyle cimrilik edip, insanlara öğretmeyi ve fetva
vermeyi bırakır. Sanatkar sanatında cimrilik ederek başkalarına o mesleği
öğretmez. Zengin malında cimrilik ederek fakirin açlıktan ölüp gitmesine sebep
olur. "Cimriliğin kalplere yerleştirilmesi" ise, cimriliğin aslının
yerleştirilmesi değildir. Çünkü o zaten mevcuttur.
İbn Ebi Cemre şöyle devam eder:
"Cimriliğin kalplere yerleştirilmesi" nin bütün
kişilerde genelolma ihtimali vardır. Bunun sakındınlan çeşidi, mefsedete yol
açanıdır. Dine göre cimri, vermesi vacip olan şeyi vermeyen kimsedir. Malı
vermemek onu helak eder, bereketini giderir. "Zekat vermekle mal
eksilmez" ifadesi bu anlayışı teyit etmektedir. Çünkü marifet ehli
kimseler bundan şer'i hakkı verilen mala afet gelmeyeceği, tam tersine onun
artacağı anlamını çıkarmışlardır. Bundan dolayı verilen sadakaya zekat
denilmiştir. Zira mal zekat vermekle artar ve mala bereket gelir.
Hadis metninde yer alan ''Abdullah'', İbn Mesud'dur. "Sen
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zikretmiş olduğu kıyametten önceki o herc
günlerini biliyorsun." Bununla yukarıda zikredilen hadisin benzeri olan
"Kıyametin kopmasından önce herc günleri vardır" ifadesini
kastetmektedir. Ahmed b. Hanbel'le, İbn Mace'de yer alan rivayete göre adamın
biri "Ya Resulallah! Biz bir yılda şu kadar müşrik öldürüyoruz"
deyince, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Maksat müşrikleri
öldürmeniz değildir, fakat birbirinizi öldürmenizdir" buyurmuştur.(İbn
Mace, Fiten; Ahmed b. Hanbel, LV, 414)
"Kendileri hayatta bulunurken kıyametin koptuğu zamana
erişen kimseler insanların en şerlilerindendir." İbn Battal şöyle der: Bu
ifadenin lafzı her ne kadar genellik ise de maksat özel birtakım kimselerdir.
Hadisin manası kıyametin çoğunlukla ve ağır basan bir ihtimalle kötülerin
başına kopacağıdır. Bunun delili "Ümmetimden bir zümre kıyamet kopuncaya
kadar hak üzere olacaktır" hadisidir. Bu haber kıyametin aynı zamanda
faziletli kimselerin de başına kopacağına delildir.
Biz de şunu ekleyelim: İbn Battal'ın dediği kesin değildir.
Sözkonusu genelliği teyit eden ifadeler de vardır. Bunlardan birisi İbn
Mesud'un rivayet ettiği şu hadistir: "Kıyamet ancak insanların kötülerinin
başına kopacaktır." Hadisi Müslim rivayet etmiştir.(Müslim, fiten)
Müslim'in Ebu Hureyre'den de başka bir rivayeti daha vardır:
"Yüce Allah Yemen taraflarından ipekten daha yumuşak bir
rüzgar gönderecektir. Bu rüzgar, kalbinde zerre kadar iman olan hiç kimseyi
canlı bırakmayıp, ruhunu alacaktır."(Müslim, İman)
Müslim'in; Deccal, İsa, Ye'cüc ve Me'cüc hakkında en-Nevvas b.
Sem'an'dan naklettiği uzunca bir hadiste şu ifade yer almaktadır:
"Zira Yüce Allah hoş bir rüzgar gönderecek ve bu bütün
mu'min ve Müslümanların ruhlannı alacak, kötü insanlar ise hayatta kalıp,
insanlann gözleri önünde tıpkı eşekler gibi kadın erkek cinsel ilişkiye
gireceklerdir. İşte kıyamet bunların başına kopacaktır."
Yine Müslim' de yer alan bir rivayete göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem "Kıyamet Allah, Allah diyen insanın başına
kopmayacaktır" buyurmuştur.(Müslim, İman)
Bu rivayet Ahmed b. Hanbel'de "Lfı ilfıhe il/allah diyen
hiç kimsenin başına kopmayacaktır" şeklindedir.(Ahmed b. Hanbel, III, 162)
Bu hadisle "Ümmetimden kıyamet kopana kadar hak üzere bir zümre
bulunacaktır" şeklindeki hadisi şu şekilde uzlaştırmak mümkündür:
Bu hadisteki " ... e kadar" şeklindeki zaman, her
mu'min ve Müslümanın ruhunu alacak olan hoş rüzgarın eseceği vakte kadar
geçerlidir. O andan itibaren ancak kötüler hayatta kalacaktır ve kıyamet biraz
sonra açıklaması geleceği üzere ansızın onların başına kopacaktır.